20 KASIM ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI
20 Kasım 1989 tarihinde BM Genel Kurulunda onaylanarak , 02 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi nedeniyle 20 Kasım “Dünya Çocuk Hakları Günü” olarak anılmaktadır.Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları sözleşmesi Türkiye Cumhuriyeti’nce 27 Ocak 1995 gün ve 22184 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak ülkemizde yürürlüğe girmiştir.
Çocuk Hakları sözleşmesi yaklaşık 19 yıl önce ülkemizde kabul edilerek yürürlüğe girmiş olmasına karşın Günümüz Türkiye’sinde her alanda çocuk hakları ihlalleri , yaşanan hukuksuzluklar, ihmaller ve istismarlar azalmadığı gibi ne yazık ki artarak devam etmektedir.
Oysa ki bizim kültürümüzde en kıymetli varlığımızdır çocuklarımız.
İleri ülkelerde , en değerli , en karlı yatırım ÇOCUĞA YAPILAN YATIRIM olarak görülmektedir.
Çocuklar bir toplumun geleceğidir. Geleceğimizin teminatı olan yavrularımızın haklarının ihlali karşısında sessiz kalmamalı üzerimize düşen vazifeyi yapmalıyız.
Ülkemizde çocuk hakları ihlalleri denildiğinde ilk sırayı ÇOCUK GELİNLER sorunu almaktadır. Hala bu sorun yok edilememiştir. Çocuk Gelinler başlı başına pek çok sorunu da peşinden getirmektedir. Artarak devam eden KADINA KARŞI ŞİDDET sorunu da bu sorunun bir sonucudur.
Çocuk hakları ihlallerinin , özellikle de ÇOCUK GELİNLER SORUNUNUN önüne geçebilmek için yapılacak çok şey , atılacak çok adım vardır.
İlk adım olarak öncelikle ÇOCUK tanımlamasında Türk Medeni Kanunu ile Türk Ceza Kanunu arasındaki çelişkilerin giderilmesi gerekir. Zira 18 yaşını dolduruncaya kadar her birey çocuk sayılmakta iken , Türk Medeni Kanununun evlenmeye ilişkin hükümlerinde ; evlilik yaşı konusunda 18 yaşından evvel , 16 yaşını doldurması halinde hakimin izni , 17 yaşını doldurmuş olması halinde ana babasının izni ile evlenmesine izin verilmektedir. Bu durum kanunen çocuk gelinlerin artmasına sebebiyet verilmesinin açık nedenidir. Kanun koyucuların “evlenme yaşının 18 yaşına” çıkartılması yönünde çalışma yapmasını bekliyoruz.
Yine en büyük çocuk hakları ihlali olan “15 yaşını ikmal etmiş ÇOCUKLARIN başına gelen cinsel istismar ve cinsel taciz olaylarına” Yargının ve toplumun bakış açısının düzeltilmesi gerektiği kanaatindeyiz. 15 – 18 yaş aralığındaki ve yasal olarak da hala çocuk olan cinsel istismar mağdurlarının mahkemelerde RIZALARININ VARLIĞI ve Suçun UZLAŞMA KAPSAMINDA olduğu gerekçe gösterilerek suçluların cezasız kalması , bu çocuklarımızın haklarının en büyük ihlali anlamına gelmektedir.
Toplum olarak , her bireyin , her kurumun , anne babaların , Yargının ve Devletin , çocuk Hakları ihlalleri konusunda üzerine düşeni yapmasını bekliyoruz , ümidimiz ve beklentimiz , yarınlarımızın teminatı yeryüzünün canlı çiçekleri olan çocuklarımızın solmamaları , geleceğe güvenle bakan sağlıklı bireyler olarak yaşamaları ve yetişmeleridir. Be nedenle öncelikle anne babalara olmak üzere yasama , yürütme ve yargı görevini üstlenenlere seslenmek istiyorum.
Gelin ! küçük kızlarımız oyuncak bebekleri ile oynasın , canlı bebeği ile değil. Çocuk gelinler ve çocuk anneler olmasın.
Suça sürüklenen çocuklar bizim eserimiz . Çocuklarımıza sevgi ve anlayışla yaklaşalım . Zira her çocuk masum doğar. Suçlu çocuk yoktur , kötü anne baba vardır.
Çocuklarımız , bizim sahip olduğumuz eşya değildir. Boşanma halinde onu arada pazarlık konusu yapmayalım. Gelin , şahsi intikam hisleriyle onun geleceğinin kararmasına sebep olmayalım.
18 yaşını doldurmamış çocuğa yapılan her türlü cinsel istismar suçlarında tecavüzcüyü aklamaya çalışmayalım. Çocuğun rızasının olduğu olasılığını kesin olarak aklımızdan çıkaralım.
Bakabileceğimiz kadar çocuk yapalım. Sırf nüfus artsın , nüfus gençleşsin gibi düşüncelerle , geleceğini garanti edemeyeceğimiz çocuklar toplumda suçlu , mutsuz bireylerin artmasına sebep olacaktır.
Denizli Barosu Yönetim kurulu üyesi
Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu Koordinatör üyesi
Av.Mefaret AYDIN