Atatürk
BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 27.11.2025 | Okunma Sayısı: 13
BASINA VE KAMUOYUNA

Gazeteci Fatih Altaylı hakkında yürütülen yargılama neticesinde 4 yıl 2 ay hapis cezasına mahkumiyet hükmüyle birlikte tutukluluk halinin “kaçma şüphesi” gerekçesiyle devamına karar verilmiştir. Bu gelişme, ceza muhakemesindeki güvenlik tedbirlerinin kapsamını, sınırlarını ve gerekliliğini yeniden değerlendirme ve hatırlatma ihtiyacını doğurmuştur.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun temel ilkeleri ve yerleşik yüksek yargı içtihatları uyarınca, kişi hürriyetinin kısıtlanmasına yönelik koruma tedbirleri istisnai nitelikte olup, ancak kanunun aradığı somut koşulların açık biçimde ortaya konulması halinde uygulanabilir. Tutuklama nedenlerinin varlığı, ölçülülük ilkesi çerçevesinde ortaya konulmalı; adli kontrol gibi daha hafif nitelikteki tedbirlerin yetersiz kalacağına ilişkin değerlendirmeler açıkça somut olgularla desteklenmelidir.

Mahkumiyet hükmünün varlığı, tek başına tutukluluk halinin zorunlu olduğu anlamına gelmediği gibi; kaçma şüphesinin genel varsayımlara değil, kişiye özgü, güncel ve objektif kriterlere dayanması esastır. Aksi hâlde, tutuklama tedbiri, cezanın infazına yönelik bir araca dönüşerek Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkıyla bağdaşmayacaktır.

Bu çerçevede; mahkeme kararının gerekçesinde tutuklamanın devamına ilişkin nedenlerin somutlaştırılması, ölçülülük ilkesine uygunluğu ve mevcut güvenlik tedbirlerinin yeterliliğinin değerlendirilmesi hukuken zorunludur. Aksi yöndeki uygulamalar, hem yargılamanın adil yargılanma hakkı boyutunu hem de tutuklama tedbirinin istisnai niteliğini zedelemektedir.

Denizli Barosu olarak; esasen olması gereken yargılama biçiminin tutuksuz yargılama olduğu, tutuklama tedbirinin ancak hukuk düzeninin öngördüğü sıkı koşullar altında uygulanabileceği temel ilkesini bir kez daha hatırlatıyor, kişi hürriyetine müdahale teşkil eden her kararın, anayasal güvenceler ve temel insan hakları ışığında titizlikle ele alınması gerektiğinin altını özellikle çiziyoruz.

Bu kapsamda, verilen tutukluluğun devamı kararının; ölçülülük, gereklilik ve bireyselleştirme ilkeleri bakımından yeniden ve özenle değerlendirilmesinin, hukuk devleti ilkesinin bir gereği olduğu kanaatimizi kamuoyuyla saygıyla paylaşırız.

ETKİNLİK TAKVİMİ

28.11.2025
AV. UFUK KÖK
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.