BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 24.10.2024 | Okunma Sayısı:
72
Öncelikle dün Ankara’da gerçekleştirilen hain terör saldırısını kınıyoruz. Şehitlerimize Allahtan rahmet yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.
İstanbul ve Tekirdağ’da yenidoğan bebeklere, sağlık hizmetleriyle ilgili yapılan dehşet verici işlemler kamuoyunu ve bizleri derinden sarsmıştır. “Yenidoğan Çetesi” adı verilen bu organize suç örgütünün maddi kazanç elde etmek amacıyla özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine sevk edilen bebekleri, kasıtlı olarak hasta edip tedavi süreçlerinin uzattığı ve bazı bebekleri katlettiği öğrenilmiş olup, bu süreçte sağlık personelleri ve bazı kamu görevlilerinin de bu yolsuzluk zincirine dahil olmaları, toplum vicdanını derinden yaralamıştır. Bebeklerin yaşam mücadelelerinin haksız kazanç elde etme aracı haline getirilmesi, insanlık onuruna ve yaşam hakkına açıkça aykırıdır.
Kamu vicdanını ve Türk toplumunun kanunlarını, hukukunu ve yüksek yargıyı yok sayarak, bir Cumhuriyet Savcısının makamında tehdit edildiği ve yargı makamlarına baskı yapılmaya çalışıldığına dair ortaya çıkan görüntüler, hukuk devleti ilkesine tamamen aykırı olup kabul edilemez bir durumu ortaya koymaktadır. Kamuoyunda “Yenidoğan Çetesi” olarak bilinen bu yapının daha önce de benzer başka faaliyetlerde bulunmuş olma ihtimali ciddi şekilde araştırılmalıdır.
Yenidoğan ve savunmasız olan bebeklerin yaşamını hiçe sayarak maddi kazanç elde etmeye çalışan bu yapının üzerine kararlılıkla gidilmesi gerektiğine inanıyoruz. Masum bebeklerin böylesine vicdan yoksunu kimseler tarafından zarar görmesinin bir an önce hem hukuken hem de yeni yaptırım ve düzenlemelerle önüne geçilmesi gerektiği elzemdir. Yargı makamlarının bağımsızlığına ve dokunulmazlığına yönelik her türlü tehdit ve baskıya karşı olduğumuz gibi hukuk devleti ilkesinin korunması en temel önceliğimizdir.
Türkiye’de her gün ortalama 32 çocuk kaybolmakta ancak bu çocukların akıbetleri araştırılmamaktadır. TÜİK son 8 yıldır kayıp çocuk verilerini dahi paylaşmayarak bu şekilde veri açıklama yükümlülüğünü yerine getirmemekte, sorumluluktan kaçmakta ve bu ölümlerin faili haline gelmektedir.
Narin Güran’ın hayattan koparılmasının acısı içimizde halen dinmemiştir. Müslüme Yağal, Leyla Akdemir ve daha nicelerinin arkasında benzer hikayelerin olduğunu biliyoruz. Bu çocukların öldürülmesinden sonra gerekli önleyici ve koruyucu önlemler alınmış olsaydı bugün Narin hala yaşıyor olacaktı. İddianamesi hazırlanarak dosyası açılan Narin çocuğun 7 Kasım’da görülecek olan duruşmasında Denizli Barosu olarak müdahil olacağız.
Ulu Önder Atatürk’ün de dediği gibi; “Vatanı korumak, önce çocukları korumakla başlar.” Bizler bu vahim olaylar karşısında etkin bir soruşturma yürütülmesini talep ettiğimizi ve Denizli Barosu Çocuk Hakları Komisyonu olarak hukuki sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.
DENİZLİ BAROSU ÇOCUK HAKLARI KOMİSYONU
RESİM GALERİSİ