ANMA
Tarih: 12.05.2025 | Okunma Sayısı:
70
ENGELLERİ DEĞİL, HAKLARI VE ADALETİ BÜYÜTELİM
Engelli bireylerin yaşamın tüm alanlarına eşit ve etkin katılımı, bir lütuf değil temel bir insan hakkıdır. Engelli olmak, bireyin hayallerini, umutlarını ve yaşam sevincini sınırlandırmaz. Asıl sınırlayıcı olan, toplumsal önyargılar, erişilebilirlik eksiklikleri ve fırsat eşitsizlikleridir.
Engeller yalnızca bireysel zorluklardan ibaret değildir; aksine insan hakları odaklı politikaların eksikliği, hak temelli hizmetlerin yetersizliği ve toplumsal dışlayıcılık ile büyür. Bu nedenle, engellilik meselesi bir "yardım" değil, hak ve adalet meselesidir.
Eğitimde, istihdamda, kamusal alanda ve toplumsal yaşamda karşılaşılan tüm erişim engelleri, devletin ve toplumun ortak sorumluluğundadır. Erişilebilir şehirler, kapsayıcı eğitim sistemleri, eşit istihdam olanakları ve ayrımcılıktan arınmış bir sosyal yaşam, engelli bireylerin değil, devletin ve toplumun yerine getirmesi gereken yükümlülüklerdir.
Hak temelli yaklaşım, engelli bireyleri "korunması gereken" değil, hakları tanınan ve bu hakları kullanabilen özneler olarak görmeyi gerektirir. Bu bakış açısı, adaleti sağlamanın ve gerçek eşitliği inşa etmenin ön koşuludur.
Gerçek engel, hakların yok sayılmasıdır.
Adaletin, eşitliğin ve insan haklarının yaşadığı bir toplumda engeller değil; haklar, sevgi ve anlayış büyür. Hep birlikte, daha adil, daha erişilebilir ve daha kapsayıcı bir toplum için sorumluluk almalıyız.
Engelleri değil, hakları ve adaleti büyütelim.
RESİM GALERİSİ