Gazeteci Fatih Altaylı hakkında yürütülen yargılama neticesinde 4 yıl 2 ay hapis cezasına mahkumiyet hükmüyle birlikte tutukluluk halinin “kaçma şüphesi” gerekçesiyle devamına karar verilmiştir. Bu gelişme, ceza muhakemesindeki güvenlik tedbirlerinin kapsamını, sınırlarını ve gerekliliğini yeniden değerlendirme ve hatırlatma ihtiyacını doğurmuştur.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun temel ilkeleri ve yerleşik yüksek yargı içtihatları uyarınca, kişi hürriyetinin kısıtlanmasına yönelik koruma tedbirleri istisnai nitelikte olup, ancak kanunun aradığı somut koşulların açık biçimde ortaya konulması halinde uygulanabilir. Tutuklama nedenlerinin varlığı, ölçülülük ilkesi çerçevesinde ortaya konulmalı; adli kontrol gibi daha hafif nitelikteki tedbirlerin yetersiz kalacağına ilişkin değerlendirmeler açıkça somut olgularla desteklenmelidir. Denizli Barosu olarak; esasen olması gereken yargılama biçiminin tutuksuz yargılama olduğu, tutuklama tedbirinin ancak hukuk düzeninin öngördüğü sıkı koşullar altında uygulanabileceği temel ilkesini bir kez daha hatırlatıyor, kişi hürriyetine müdahale teşkil eden her kararın, anayasal güvenceler ve temel insan hakları ışığında titizlikle ele alınması gerektiğinin altını özellikle çiziyoruz.
Okuma Sayısı:33| Haber Tarihi:27.11.2025