BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 25.01.2023| Okunma Sayısı: 269

Biz yorulduk siyah fona mor renkle kadın isimleri yazmaktan. 
Kadın yaşamının isim ve soyisimden ibaret okunup geçilmesinden. 
Medyada daha çok ‘tık’ almak için vurgulanan canice ayrıntılardan, hikayeleştirilen haberlerden…
Siyah beyaz fotoğraflarla yapılan ölüm güzellemelerinden…
Acaba kaç kez adli makamlara gitmiştir, gidebilmiş midir, koruma talep etmiş midir, ettiyse neden korunamamıştır’ları sorgulamaktan…
NEDEN BU ÜLKEDE HİÇBİR KADININ CAN GÜVENLİĞİ YOK diye haykırmaktan!..
Bizler hukukla, yasalarla, uluslararası sözleşmelerle teoride ‘Devletin kadın ve erkek eşitliğinin sağlanması için gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduğunu’ pekala biliyoruz. Bildiğimiz, okuduğumuz hiçbir hukuk metni kadın cinayetlerinin bunca alenen ve cesaretle artışıyla örtüşmüyor.
Hukuk bilgimiz artık yaşananları açıklamaya yetmiyor!
Şimdi siz açıklayın bakalım; bir hukuk devletinin bütün çarklarıyla bir kadının hayatını nasıl koruyamadığını. Sistematik erkek şiddetinin nasıl son bulamadığını ve hatta erkek şiddetine dolaylı olarak nasıl cevaz verildiğini. 
Doğru düzgün uygulanmayan bir sözleşme salt varlığıyla dahi kadınların üstünde bir koruma kalkanıyken bir gecede nasıl ve neden vazgeçildiğini. 
Sözleşmenin feshinin hangi usule, hangi uluslar arası taahhüde uygun olduğunu. 
1986’dan bu yana taraf olduğu CEDAW (Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi)’ne mi? 1999 İhtiyari Protokolü’ne mi? 
2011’de ilk olarak Türkiye’nin imzaladığı Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ne mi? 
T.C. Anayasası’nın 10. Maddesine eklenen; ‘Devletin, kadın erkek eşitliğinin yaşama geçmesini sağlamakla ve bu maksatla tedbir almakla yükümlü olduğu’ hükmüne mi? 
Sözleşme’nin feshinin ‘hukuka uygun’ olduğuna ilişkin Danıştay onama kararı, hukuk devletinin uluslararası anlaşmalarla taahhüt ettiği kadına yönelik şiddetle mücadele yükümlülüğünü ifa etmeyi reddetmektir!
Daha açık anlatalım:
Danıştay kararı, kadınların şiddetsiz, güvende, insan onuruna yaraşır şekilde yaşama hakkının yargı erki eliyle ihlal edilmesidir!
Sözleşme’nin feshi; kadın cinayetlerine zemin hazırlamaktır! 
Faillere ‘önden buyrun’ demektir!

 
Denizli Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak bir kez daha tekrarlıyoruz ki; 
İstanbul Sözleşmesi’nden ve koruduğu haklardan vazgeçmeyeceğiz! 
Her bir kadın eşit, onurlu ve şiddetsiz yaşam hakkına sahip oluncaya kadar her gün daha yüksek sesle tekrarlayacağız: İSTANBUL SÖZLEŞMESİ BİZİMDİR! VAZGEÇMEYECEĞİZ! 
#ÜmmühanZerrinUygun

ETKİNLİK TAKVİMİ

Calendar
Title and navigation
Title and navigation
<<<Nisan 2024><<
Nisan 2024
 PSÇPCCP
1325262728293031
141234567
15891011121314
1615161718192021
1722232425262728
18293012345

24.04.2024
AV. ADNAN DEMİRDÖĞER
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.