BASIN AÇIKLAMASI

Saygıdeğer katılımcılar, kaleminden güç alan ve gücünü kalemine veren, düşünce ve basın özgürlüğü mücadelesi içinde terini döken  bazen de Uğur Mumcu gibi kanını döken değerli  basın mensubu arkadaşlar hepinizi saygıyla selamlıyorum. Dün öldürülen gazeteci ve aydınlarımız bugün de hukuki temelden yoksun komik gerekçelerle zindanlarda tutulmaktadır.

 

24 Ocak 1993'te öldürülen gazeteci-yazar Uğur Mumcu ile 31 Ocak 1990'da öldürülen Prof. Dr. Muammer Aksoy'un ölüm yıldönümlerini belirleyen 24 Ocak–31 Ocak günleri arasındaki haftanın, demokratik kitle örgütleriyle birlikte, 'Adalet ve Demokrasi Haftası'  olarak anılmasına  karar verilmiştir.

 

Cumhuriyetin, çağdaşlığın, demokrasinin, Atatürk devrimlerinin, ulusal bütünlüğün yılmaz savunucusu Araştırmacı gazeteci-yazar Uğur Mumcu’nun haince katledilişinin 20. yılındayız. Ve maalesef gerçek katillerin bir türlü ortaya çıkarılamadığı  bu hain tuzağın faili olanlar, davanın zaman aşımına uğraması nedeniyle ellerini, kollarını sallayarak aramızda dolaşmaya devam edeceklerdir. Türk ulusu olarak beklentimiz, faillerin ama gerçek faillerin bulunması ve zaman aşımı korumasının ardında, aynı kötü emellerini gerçekleştirmeye devam etme amaçlarını ortadan kaldıracak yasal düzenlemelerin yapılarak, zaman aşımı sorununun ortadan kaldırılmasının sağlanmasıdır.

 

Günümüz Türkiye’sinde telefonla, mobeseyle, internetle, uluslar arası destekle, yalnız meydana gelmiş bir suça değil, ihtimaline bile delilli, delilsiz, hukuki ya da hukuksuzca müdahale edip her meslekten vatandaşı cezaevlerine suç işleme şüphesiyle   gönderenlerin UĞUR MUMCU SUİKASTİ’ne  de eğilmelerini bekliyoruz.

 

Muammer Aksoy, Gaffar Okkan, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Abdi İpekçi, Çetin Emeç gibi adını sayamadığımız nice aydınlarımız aydınlık bir gelecek için Gazi Mustafa Kemal’in çizdiği yolda hiçbir güçten korkmadan ilerlerken katledilmişlerdir. Bağımsız, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti için büyük bedeller ödeyen aydınlarımız ve daha niceleri susturulamadı. Susturulamayacak. Bizler de canını, demokratik ve çağdaş bir Türkiye özleminde sonlandıran bu cesur insanların açtığı yolda yürümeye devam edeceğiz.Söylediklerinin canı pahasına arkasında duranlar, belki size layık olamadık.Fakat şunu da bilmenizi isteriz her şeye rağmen tam bağımsız,laik ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti için bizler de ölüme hazırız.

 Yıllar önce sevgili Uğur Mumcu,

“Kanıtlanan bir başka gerçek de “hukuk devleti” sisteminin vazgeçilmez varlığı ve önemidir. “Hukuk devleti”nin zedelendiği her ülke kargaşalarla, zorbalıklarla, diktatörlüklerle karşılaşmak yazgısı ile karşı karşıyadır. Hukuk devleti, bireylerin olduğu gibi, sendikaların, partilerin ve kurumların ortak güvencesidir” diyor  

Bugün gelinen noktada ise hukuka aykırı soruşturmalar,savunma hakkının kısıtlandığı yargılamalar, yapılırken kimseden çıt çıkmıyor.Akamemik kadrolar sessiz,silahı kalem olan basınımız susturulmak amacıyla baskı altında,savunma, savunulmaya muhtaç hale getirilmeye çalışıyor.Farklı düşünce ve söze tahammül edilmeyen anlayışa rağmen biz Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde olan yurtseverler  olarak

 "....Mezar taşı gibi dimdik, mezar toprağı gibi taptaze uzattık boynumuzu yağlı kementlere, korkmadan öldük ey halkım, UNUTMA BİZİ..!!!"diyen o yüce gönüllü insanı UNUTTURMAYACAĞIMIZI birkez daha hatırlatıp  sonsuz saygılarımızı sunuyoruz.

Avukat Müjdat İLHAN                                                          
Denizli Barosu Başkanı