Denizli Barosu Başkanlığı İnsan Hakları Komisyonundan Basına ve Kamuoyuna
Bugün,
İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin BM tarafından kabul edilişinin 66.
yıldönümüdür.
İnsan Hakları
Evrensel Bildirisi; insanın doğuştan sahip olduğu, ırkından, renginden,
cinsinden, cinsel yöneliminden, dilinden, din ve mezhebinden, engelli olup
olmadığına bakmaksızın, inancından etnik kimliğinden siyasi vicdani ve felsefi
düşüncesinden bağımsız olarak sırf insan olması nedeniyle sahip olduğu temel
hakları tanımlayarak güvence altına alan ve bu hakların korunmasına yönelik
olarak düzenlemeler içeren, insanlığın ortak değeridir.
Günümüz
Türkiye’ sinde bu beyanname ile ortaya
konan değerlerin, metin ile amaçlandığı şekilde korunması bir yana, bu temel
hakların sadece pratikte değil , düşünce ve felsefesinin de ortadan
kaldırılmasına yönelik olarak sistemli bir çabanın olduğu gözlemlenmektedir.Avrupa
İnsan hakları Bildirgesi ile tanımlanmış bulunan tüm temel hak ve
özgürlükler, yasal düzenlemeler dışında
bu hakların korunmasına yönelik olarak hizmet vermesi beklenen, kamu gücünü kullanan devlet otoritesince
çiğnenmekte, bu durumu bertaraf etmesi beklenen yargı organları da hakların
kullanılması bakımından yeterli güvenceyi sağlama bir yana ihlallere ortak
olmaktadır.
31
Mayıs 2013 tarihinden itibaren Gezi süreci olarak adlandırılan ve ülkenin
genelinde toplantı gösteri yürüyüşü veyahut yerel ulusal basındaki yazılar ile
sosyal medyadaki paylaşımlar ile gelişen toplumsal süreçte, temel hak ve
hürriyetlere bakış açısı ve bu hakların değerlendirilmesi konusunda önemli ve
bir o kadar başarısız bir sınav verilmiştir. Bu süreçte, bildirgenin özellikle
10.maddesinde tanımlanmış bulunan ifade özgürlüğünün kullanılması, daha da değerli
olan yaşam hakkının bir çok kere ihlal edilmesi sonucunu doğurmuştur. Hala
devam eden süreçte bu dönemle ilgili olarak temel hak ve özgürlüklerini
kullanan insanlar, süregelen davalarda yargılanmış ve ceza verilmiş olmasına
rağmen, bu dönemde hak ihlallerine sebep olan sorumlular hakkında etkin soruşturma
yapılmadığı gibi bir çok olayla ilgili olarak da henüz dava açılmadığı
kamuoyunca da bilinmektedir.
21.
yy da halen kadının eşit haklara sahip olup olmadığının tartışıldığı ülkemizde,
siyasi iktidarın çanak tuttuğu erkek egemen toplum anlayışının kadına bakış
açısı devam ettiği sürece kadına
yönelik şiddetin sonlanması, kadınların temel haklarını kullanılmasına yönelik
sorunların çözülmesi beklenemeyecektir.
Çağdaş
ceza yargılamasında; Avrupa İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile belirlenen ve
güvence altına alınan temel hak ve hürriyetlerin ihlal edilmemesi için gerekli
tüm önlemler alınmak zorundadır. 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 116 vd.
maddelerinde yapılan değişiklikle makul şüphe kavramı kanunda kuvvetli şüphenin
yerine getirilmiş olmakla; temel hak ve hürriyetlerin ihlali konusunda ciddi
endişeler ortaya çıkmıştır. Ceza soruşturma ve yargılamasında uygulayıcıların
keyfiliğine izin vererek hak ihlallerinin önü açılmıştır. Nitekim henüz ilgili
değişiklik yürürlüğe girmesi için gerekli aşamalar tamamlanmadan, ilimizde
Denizli 2.Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararı ile bu yönde bir toplatma ve gözaltı
kararı alınmıştır. Bu yöndeki uygulamaların ilerleyen dönemlerde adil
yargılanma hakkı dâhil birçok temel hak ve hürriyetlerle ilgili hak
ihlallerinin önünü açacağı endişesini taşımaktayız.
Temel
hak ve hürriyetlerin korunmasında ve hayata geçirilmesinde önemli işlev ve
göreve sahip yazılı ve görsel yayın ve basın kuruluşlarının büyük bir kısmı
sansür baskısı altındadır. Aynı şekilde sosyal medya, bireylerin kendilerini
ifade etme, sosyal ve siyasi konularda eleştiri ve görüşlerini paylaşmalarına
engel olunmaya çalışılmakta, demokrasinin ve özgürlüğün temeli olan ifade
özgürlüğünün ortadan kaldırılma çabası içerisinde olunması kaygıyla
izlenmektedir.
Son
dönemde çok sayıda işçinin hayatını kaybettiği Soma’daki maden faciası başta
olmak üzere, Ermenek’teki maden ocağındaki faciası ve devamında birçok
işyerindeki yaşanan trajik iş kazaları tüm toplumu derin üzüntüye boğmuştur.
Bireylerin sağlıklı ve güvenli koşullarda çalışma hakları bahsettiğimiz ülke
gündemini meşgul eden büyük facialar dışında da oldukça fazla sayıda farklı
olaylarda kendini göstermektedir. Bununla ilgili olarak, gerekli ve caydırıcı
önlemlerin alınmasını istemek her çalışanın en temel hakkıdır.
Yargının
kurucu unsurlarından avukatlara yönelik saldırılar ve gözaltılar savunma
hakkının ihlal edilmesi ve doğal olarak temel hak ve hürriyetlerin savunulması
ve güvence altına alınması konusunda ciddi sorunlar yaratmaya devam etmektedir.
Yukarıda
kısa başlıklar halinde değinmeye çalıştığımız birçok konuyu önce vatandaş
olarak sonra bir hukukçu olarak kaygıyla izlemekteyiz. Denizli Barosu olarak
insan hakları ihlallerinin ortadan kaldırılması için hukukçu duyarlılığı ve
sorumluluğu ile çalışmalarımız devam edecektir. Bu sorunları paylaşma sorumluluğunu
ve ihtiyacını hissediyoruz. Denizli Barosu olarak insan hakları ihlalleri
konusunda gözlem dahil olmak üzere her türlü hukuki mücadele ve bilgilendirme
çabası içinde olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Denizli
Barosu Başkanlığı
İnsan
Hakları Komisyonu