Değerli Meslektaşlarım,kıymetli Basın Mensupları

Hepinize Denizli Barosu ve şahsım adına  sevgi ve saygılarımı sunuyor Avukatlar Gününüzü kutluyorum.

Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk ve şehitlerimizin, yitirdiğimiz değerli Başkanlarımızın, ebediyete intikal etmiş olan sevgili meslektaşlarımızın aziz hatıraları önünde saygı ile eğiliyorum.

“Dünyanın en onurlu ve fakat en zor mesleklerinden birisi avukatlık mesleğidir. Bu zorluk, avukatların, avukatlık mesleğinin statüko ile sorunu olmasından kaynaklanır. Onun için dünyanın hemen her tarafında avukatlar siyasal iktidarlar tarafından sevilmezler.”

Geçen yıl bu gün yine bu kürsüde sizlerle avukatlık mesleğinin sorunlarını ve avukatların yaşadığı zorlukları paylaşmıştık.Maalesef aynı zorluklar ve sorunlar katlanarak devam etmektedir.

Son 10 yıl içerisinde avukat meslektaşlarımıza yönelik 300'den fazla saldırı oldu. Bu saldırılardan kimi ölümle, kimisi de ağır yaralanma ile sonuçlandı. Bu saldırıların bir bölümünün bazı kolluk görevlilerince gerçekleştirilmesi durumu daha da vahim kılmaktadır.

Bazen avukata yönelik bu tutum ve davranışlar,Avukatlık Kanunun avukatlara verdiği hak ve yetkilerin bile görmezden gelinmesine sebep olmaktadır.Eskişehir Baro Başkanı ve yönetim kurulu üyelerine yönelik başlatılan soruşturma,İstanbul Barosu Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılan davalar Baro Yönetimlerinin işlevsiz hale getirilmesi amacına yönelik olup hukuki temelden yoksundur.

Bizler bu yapay sorunların içine itilerek,mesleğimizin icrası sırasındaki sorunlarımız ve hak arama mücadelesindeki çabalarımız görmezden gelinmektedir.

Bütün bunlar yaşanırken avukatlar savunduğu kişi ve bu kişiye atfedilen suç ile özdeşleştirilerek  onların yerine konulmaktadır.Herkes gibi kolluk da hemen her soruşturmada sadece savunma görevini üstelenen avukatı suçun ve suçlunun ortağı görmektedir. Bu durumda da avukata tanınan ayrıcalıkları devre dışı bırakmak kendilerince mümkün hale gelmektedir.

Savunma yapan avukatın, avukat olduğu unutulmakta,en temel hak olan savunma hakkı avukatlara yönelik hukuka ve usule aykırı tavır ve davranışlarla önce avukatın sonra sanığın elinden alınmaya çalışılmaktadır.

 Ulusal hukukumuz ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere ve Havana Kuralları’nın 16/a-c  maddesi hükmüne göre, gerek hükümetler, gerekse yargı organları ile diğer kamu kurum ve kuruluşları avukatların; “hiçbir baskı, engelleme, taciz veya yolsuz müdahaleyle karşılaşmadan her türlü mesleki faaliyeti yerine getirmelerini, kabul görmüş meslek ahlak kurallarına, görevlerine, standartlarına uygun faaliyette bulundukları için kovuşturma veya idari, ekonomik veya başka bir yaptırımla sıkıntı çekmemelerini ve tehditle karşılaşmamalarını sağlamakla yükümlüdürler. ” Yine 22. madde  hükmüne göre yargı organları ve hükümetler; “avukatlar ile müvekkilleri arasında mesleki ilişkiler kapsamındaki bütün haberleşme ve görüşmelerin gizli olduğunu kabul etmek ve buna saygı göstermek” zorundadırlar.

Avrupalı meslektaşlarımız bu konuda bizden daha iyi koşullarda mesleklerini icra etme şansına sahip oldukları için;objektif olarak doğru tesbitler yapmakta,

Avrupa Barolar Konseyi (CCBE)3. Başkan Yardımcısı Michel Benichou  Victor Hugo’nun “Her yerde polis var ama hiçbir yerde adalet yok” sözünü hatırlatıp , Türkiye’nin durumunu tarif etmekte,

Uluslararası Avukatlar Birliği Başkanı Jean Marie Burguburu:

“Polis avukatların bürolarını basıyorsa demokrasiden söz edilemez. Avukatların büroları sistematik olarak aranıyorsa burada hukukun üstünlüğünden söz edilemez. Avukatlar tutuklanıyorsa, temel özgürlükler büyük bir tehlike içindedir. Baro başkanı ve kurul üyelerine dava açıldığını büyük bir şaşkınlık ve öfkeyle öğrendik…..”demekte

Alman Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Michael Krenzler de, “Avukatın bağımsızlığı öncelikle devletten bağımsızlığını ve devletin talimatlarından bağımsızlığını ifade eder. Bu bağımsızlık devletin baskılarından dolayı tehlikeye düşüyorsa Alman Federal Barosu alarma geçer” demektedirler.

Elbette hukuka uygun soruşturma ve kovuşturma sonrasında suçu sabit görülecek hiçbir meslektaşımızı koruma amacıyla hareket etmeyeceğimizin de bilinmesini isteriz. Ancak suçu sabit görülünceye kadar masum sayılan herkesi kanunlar ve mahkemeler karşısında savunacağımız gibi, bir takım suçlamalara maruz bırakılan ancak bu iddialar henüz ispatlanmamış meslektaşlarımızı da savunacağımız bilinmelidir. Baroların Başkan ve Yönetimlerine açılan haksız ,yersiz soruşturmalar, davalar, meslektaşlarımıza yönelik saldırılar devam ettiği sürece,adil yargılanma hakkının varlığının unutulduğu,uzun tutukluluk süreleri ile hüküm infazı noktasına gelinmeye devam edildiği sürece  yapılan hukuksuzlukların karşısında durmaya devam edeceğiz.

Değerli meslektaşlarım,

Mesleki sorunlarımızı titizlikle takip ederken ülkemizin içinde bulunduğu hassas günleri de bir hukukçu bakışıyla süzgeçten geçirmeye devam edeceğiz.

Anayasa hazırlık sürecinin takipçisi olup demokratik,laik  sosyal hukuk devletine yakışan Parlamenter sistemin,Anayasanın değiştirilemez ve değişmesi dahi teklif edilemez hükümlerinin,üniter yapının bütün toplumu ve yurttaşlarımızı içine alan Türklük tanımının korunması gerekliliğini tekrar tekrar hatırlatıp ayrışmayı getirecek hiçbir düzenlemenin tarafı olmayacağımızı,

Hukuki temele dayanmayan,hukuka aykırı, olası bir eylemi soruşturma ihtimali olan Cumhuriyet Savcılarına  “suçsa ben bu suçu işliyorum” demenin doğru olmadığını,bugüne kadar ülkemizin en temel sorunları da dahil hiçbir konu da görüş beyan etmeyen,bir fikir üretmeyen birçok kişinin “akil” ilan edilmesinin o kişilere bizleri temsil hakkını sağlamayacağını söylemeye devam edeceğiz.

 Değerli meslektaşlarım  sorumluluklarımızın,görevimizin kutsallığının ve zorluğunun farkındayız.Bu bilinçle evrensel hukuk normlarının, temel hak ve hürriyetlerin yaşama geçirilmesi,ülkemizin ve yurttaşlarımızın hakkettiği çağdaş birey ve demokrasi anlayışının yerleşmesi için fikrimiz sorulmasa da bildiğimizi paylaşmaya devam edeceğiz.

 Bu duygu ve düşüncelerle Avukatlar gününüzü kutlar saygılarımı sunarım.

 Avukat Müjdat İLHAN